Sustum!
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
kendimle konuşuyorum şimdi yalnız...
yalnız yüreğimle dokunuyorum sesime
kimse duymuyor...
sustum
sustu dudağımdaki şarkı, gözlerimdeki şiir
yaraları yalayan rüzgar
sokaklarında kahrolduğum şehir
gözlerim konuşuyor yalnız!
sustum!
bin ah sürüp dudaklarıma
ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
sustu benimle deniz,
sustu deli dalgalar, sustu martılar...
umutlarımı sarıp rüzgarlara
uzaklara savuruyorum her gece
yıldız yapıp serpiyorum gökyüzüne
kimse görmüyor...
saçı ağarmış hayaller
nemli kirpiklerle
bulutlandığında gözlerim
gökte şimşek olup çakıyorum
kimse görmüyor...
Sustum!
tuz basıp yaralarıma!
sustum
içinde volkanlar taşıyan bir derviş gibi
yaslanıp yalnızlığın duvarına
gül döküp kalabalıklara
kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece
kimse bilmiyor...
sustum!
sustu benimle gök, sustu dağ, sustu toprak
acılar konuşuyor şimdi yalnız
yaralı gönlümün sızıları konuşuyor
tutup öldürüyorum içimdeki sevdaları bir bir
atıyorum uçurumlardan
kimse görmüyor
sustum!
saçlarını kokluyorum rüzgarların
dudaklarından öpüyorum hayatı
içimde incecik bir sevgi ürperiyor
sarı hüzünler dökülüyor gönül bahçeme
gelmiyor beklediğim bahar
yaralar merhem tutmuyor
gözyaşı olup dökülüyorum kaldırımlara
mendil silmiyor
yağmur dinmiyor
sevdiğim bilmiyor
sustum
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret, sustu zaman
sustum
yalnız gözlerimle dokunuyorum hayata
kimse duymuyor
sustum!
İçimdeki dalgalar kabardıkça volkanlar gibi
sustum
sustu dudaklarım, sustu gözyaşlarım
sustu gözlerimdeki şiir
gönlümdeki nehir
bulutlar haykırdı isyanımı
şimşekler haykırdı
sadece ben duydum
sadece ben
ey beşiğini sallayıp boğduğum hayat
kucağımda büyütüp öldürdüğüm sevgi
yaralar merhem tutmuyor
geceler avutmuyor
ben sustum
acılarım konuşuyor yalnız
ben sustum!
susmuyor yüreğimi kavuran kasırga
pencereme vuran yağmur damlaları
susmuyor her gece dışarda inleyen rüzgar
gelmiyor bahar
kuşlar sevinmiyor
yıldızlar küs
ay üzgün
güneş doğmuyor
acılar dinmiyor
içimde binlerce şiir kanıyor her gece
kimse bilmiyor
sustum!
sustu benimle sarı sabır, sustu hasret,
sustu hayat
sustu zaman
acılar konuşuyor yalnız
acılarım konuşuyor
kimse duymuyor...
duymuyor...
duymu...
duy...
Nuri CAN
27 Ekim 2013 Pazar
Suskun
Sustum...
boşluğun en yalın adı,
sensizlik...
sensizliğin diğer yarısı,
ben...
sürgünlere vurmuş bir yürek,
bir süvari cehennem yolcusu...
ve senden geriye,
bin süvari ezmiş suskun dillerim...
19.09.2005
sensizlik...
sensizliğin diğer yarısı,
ben...
sürgünlere vurmuş bir yürek,
bir süvari cehennem yolcusu...
ve senden geriye,
bin süvari ezmiş suskun dillerim...
19.09.2005
Sustum Ağlamadım
Sustum Ağlamadım...
Ardından ağlamadım,
ağlamadım inan...
Sustum sadece,
sustum kendime...
Ayışıgında geceye
durdum...
Şafakla gündüze
yürüdüm...
Bende bıraktığınla,
senden çok uzaklarda; sağanaklara tutuldum...
ağlamadım inan...
Sustum sadece,
sustum kendime...
Ayışıgında geceye
durdum...
Şafakla gündüze
yürüdüm...
Bende bıraktığınla,
senden çok uzaklarda; sağanaklara tutuldum...
Ve işte sustum
Ve işte sustum
Saklandım kelimelerin arkasına..
Kimse görmesin
Söyleyemediklerimin verdiği acıyı
Kimse duymasın
İçimde biriktirdiğim hüznümün tınılarını
Kimse bilmesin
Bir mum gibi yavaş yavaş eridiğimi
Etrafıma ışık vererek bittiğimi...
Çığlık çığlığa isyanım
Hapsolmuş bedenimde...
Sıralanırlar bir bir dilime
Ama yok dökülemez ağzımdan
Ateş olur yutarım
İçimi yakar ama ben gene susarım..
Ve işte susturdum...
Susturdum kalbimi
Onun da benim gibi susması gerekti
Çünkü YENİKTİ...
Bütün cümleler ordu olsa dahi
Hangisi onu zafere taşıyacaktı ki?
Mağlup oldu bir kere
Yenilgisinin bayrağı çekildi göklere...
Artık diyecek söz yok
Tek taraflı savaşın sonunda
Mağlup olanın payına düşer susmak,susturmak
Ben mağlubum sustum
Mağlup olan kalbimi de susturdum...
Saklandım kelimelerin arkasına..
Kimse görmesin
Söyleyemediklerimin verdiği acıyı
Kimse duymasın
İçimde biriktirdiğim hüznümün tınılarını
Kimse bilmesin
Bir mum gibi yavaş yavaş eridiğimi
Etrafıma ışık vererek bittiğimi...
Çığlık çığlığa isyanım
Hapsolmuş bedenimde...
Sıralanırlar bir bir dilime
Ama yok dökülemez ağzımdan
Ateş olur yutarım
İçimi yakar ama ben gene susarım..
Ve işte susturdum...
Susturdum kalbimi
Onun da benim gibi susması gerekti
Çünkü YENİKTİ...
Bütün cümleler ordu olsa dahi
Hangisi onu zafere taşıyacaktı ki?
Mağlup oldu bir kere
Yenilgisinin bayrağı çekildi göklere...
Artık diyecek söz yok
Tek taraflı savaşın sonunda
Mağlup olanın payına düşer susmak,susturmak
Ben mağlubum sustum
Mağlup olan kalbimi de susturdum...
Sustum
Sustum
Susmaktı suçum sana oyle diyordun
Oysa ben sana hiç susmadım. Sustuğum sen değildin Yaşadıklarıma ve yaşayamadıklarıma sustum. Gülemediklerime ve ağlayamadıklarıma, Bulupda sevinemediğime sustum. Yitiripde bulamadıklarıma,yazıpda söyleyemediklerime, Söyleyipde anlatamadıklarıma sustum. Akamayan gözyaşımın taş oluşuna, Elinden teninden nefesinden ayrılığa sustum. Hayatın hep alışına,gönülsüz verdiklerime Gücümün yetemediklerine geri getiremediklerime sustum. Senin sana sustuğumu haykırmana sustum. Senli uyumadığım geceye seninle uyanmadığım sabaha sustum. Can verene can veremediğim her anın ömür oluşuna, Yitirdiğim evlat diyenin sesine sustum. Tüm bunları susarken tek nefesimin tükenişine, Hayat kerelerce ırzıma geçerken seyredene sustum. Kaybettiğim kana yitirdiğim cana sustum. Oysa sana susuyordum. Toprağın susadığı gibi nefes gibi su gibi Herşeye susmuşken sana susuyordum kadınım. Sevmekten aşktanda ötesi tek duyanıma susuyordum Sense sustuğumu söylüyordun dediğin gibi olsun. Sustum. |
Mustafa Hakan Sural
|
8 Ağustos 2013 Perşembe
Hayata Bakış Açısı
Hayata Bakış Açısı
< Herkes Birbaşkatürlü Bakar Hayat penceresinden >
Bu yazıyı okumanız kısa bir zamanınızı alacak, ve sonunda
hayata ve ilişkilere ait bakış açınız değişebilecek....
İleri derecede hasta iki adam aynı hastane odasındaydılar.
Adamlardan birinin her öğleden sonra 1 saatliğine oturmasına izin veriliyordu, ciğerlerindeki suyun süzülmesi için.
Bu hastanın yatağı odadaki tek pencerenin tam yanındaydı. Diğer hasta ise hep
sırtüstü yatmak zorundaydı.
Bu iki hasta saatlerce birbiriyle konuşur, eşlerini, ailelerini,
evlerini, işlerini, askerlik anılarını, tatilde gittikleri yerleri
anlatırlardı birbirlerine.
Pencerenin yanındaki hasta, her öğleden sonra oturmasına izin
verdikleri saati diğer hastaya pencereden görebildiklerini
anlatarak geçiriyordu. Diğer hasta hep bir sonraki günü iple
çekmeye başladı, dışarıdaki renkli ve hareketli dünyayı
dinlemek için.
Pencere, içinde çok güzel bir göl olan parka bakıyordu.
Ördekler ve kuğular gölde yüzerken çocuklar model bot’larını
suda yüzdürüyorlardı. Genç aşıklar, gökkuşağının tüm
renklerindeki çiçeklerin arasında kol kola dolaşıyorlardı.
Ulu ağaçlar etrafı süslüyor,uzaktan şehrin silueti görünebiliyordu.
Pencere kenarındaki adam bunları muhteşem bir detayla
anlatırken, odanın diğer ucunda yatan adam gözlerini kapar ve
bu muhteşem manzarayı hayalinde canlandırırdı.
Sıcak bir öğleden sonra, pencerenin yanındaki adam geçmekte
olan bir şenlik alayını tarif etti. Diğer adam bando seslerini
duyamasa bile hayalinde canlandırabiliyordu, pencere kenarındaki
adamın tasviriyle.
Günler ve haftalar geçti. Bir sabah banyo yaptırmak için
su getiren gündüzcü hemşire pencere kenarında yatan hastanın
cansız bedeniyle karşılaştı: uykusunda, huzur içinde ölmüştü.
Hüzünlendi, hastane görevlilerini cesedi dışarı taşımaları için
çağırdı.
Uygun zaman geçtiğine kanaat getirir getirmez, diğer hasta
pencerenin kenarındaki yatağa taşınmasının mümkün olup
olamayacağını sordu.
Hemşire memnuniyetle isteğini yerine getirdi, hastanın rahat
olduğundan emin olduktan sonra onu yalnız bıraktı.
Hasta yavaşça, duyduğu acıya aldırmadan, bir dirseğine
yaslanarak dışarıdaki dünyaya bakmak üzere yatağından
doğruldu.
Sonunda, dışarıyı kendi gözleriyle görme zevkini
yaşayabilecekti. Pencereden dışarı bakabilmek için yavaşça
dönmeye zorladı kendisini.
Pencere, boş bir duvara bakıyordu.
Adam hemşireye, vefat eden oda arkadaşının pencerenin dışında
görünen harika şeylerden bahsetmesine sebep olan şeyin ne
olabileceğini sordu.
Hemşirenin cevabı, ölen adamın kör olduğu ve pencerenin önündeki
duvarı görmediğiydi. “Sanırım seni cesaretlendirmek istedi” dedi.
>>>> Diğer insanları mutlu etmek çok büyük mutluluk getirir,
kendi durumunuz ne olursa olsun. Paylaşılan dertler yarısı kadar
üzüntü verir, paylaşılan mutluluklar ise iki katı artar.
Kendinizi zengin hissetmek istiyorsanız, sahip olduğunuz ve
paranın satın alamayacağı her şeyi sayın.
Yaşadığımız her bir gün bize bir hediyedir.
korku
Bir gül bahçesi hayal ederim
Binlerce renk binlerce koku
Sevmek aşık olmak çok hoş
Ancak
Ayrılıktandır korku.
Çok zor ayrılmak bir sevdadan
Kalbini sıkar birileri gözlerine dolar yaşlar
Bir küçük kıvılcım
Bir kelime duyar da
Sonra hıçkırmaya başlar.
Geldiğine geleceğine pişman
Dünyaya kahredersin;
Acıların arasında unutursun kaybolur yakamozlar
Yeni bir ayrılığın
Kahramanını beklersin.
Boğazımda yumruk yumruk
Duruyor hıçkırık
Tam buldum derken
Allah’ım n’olur olmasın
Olmasın yine ayrılık...
Binlerce renk binlerce koku
Sevmek aşık olmak çok hoş
Ancak
Ayrılıktandır korku.
Çok zor ayrılmak bir sevdadan
Kalbini sıkar birileri gözlerine dolar yaşlar
Bir küçük kıvılcım
Bir kelime duyar da
Sonra hıçkırmaya başlar.
Geldiğine geleceğine pişman
Dünyaya kahredersin;
Acıların arasında unutursun kaybolur yakamozlar
Yeni bir ayrılığın
Kahramanını beklersin.
Boğazımda yumruk yumruk
Duruyor hıçkırık
Tam buldum derken
Allah’ım n’olur olmasın
Olmasın yine ayrılık...
Yanlız kaldım
sensiz bir gün daha deçiyor
çaresizkaldim, ağlamıyorum
etrafimda o kadar insan farken
ben yine sensiz yapa yalniz kaldim
beni terk etme sebibini bilmiyorum
neden diye düşünmekten yoruldum,yaşlandim
sensiz bir günü daha geçiriyorum
sensiz kalabalik içinde yalniz kaldim
sevmeyi bilmeyene aşık olursan acı çekersin
yalnızlığını paylaşacak bir insanı bulamazsin
kadere boyun egip tek başına yasarsin
büyük denilen dünyada yalniz kaldim
çaresizkaldim, ağlamıyorum
etrafimda o kadar insan farken
ben yine sensiz yapa yalniz kaldim
beni terk etme sebibini bilmiyorum
neden diye düşünmekten yoruldum,yaşlandim
sensiz bir günü daha geçiriyorum
sensiz kalabalik içinde yalniz kaldim
sevmeyi bilmeyene aşık olursan acı çekersin
yalnızlığını paylaşacak bir insanı bulamazsin
kadere boyun egip tek başına yasarsin
büyük denilen dünyada yalniz kaldim
Al senin olsun
Al senin olsun hepsi
Al senin olsun, Dostluğun, arkadaşlığın, sevgin, aşkın
Al senin olsun nasıl yaşamak istiyorsan, kiminle istiyorsan yaşa
Al senin olsun yaşamak istediklerin
Bıraktım artık dostluğunu
Bıraktım artık sevgini
Bıraktım artık eskileri
Ve sildim anıları kafamdan
Sildim yaşadıklarımızı, paylaştıklarımızı
Birlikte ağladığmız günleri sildim
Hem dost, hem arkadaş olduğumuz günleri sildim
Kilit vurdum anılara ve kapattım bir sandığa herşeyi
Kilidini de attım denize, bir daha bulmayayım diye
Kızgınım sana,kızgınım bu vurdum duymazlığına
Ve kendime kızgınım
Niye değer verdim, niye bende unutmadım diye
Niye bu kadar güvendim diye
Sen güvenimi boşa çıkarttın
Sana bıraktım sevgileri
Sana bıraktım dostlukları ve sana hediye ediyorum
Yalnız yaşanıyorsa sevgiler
Yalnız yaşanıyorsa dostluk
Al kendin yaşa, paylaş tek başına
Yalnızlıksa tercihin al senin olsun
Yok saydım seni
Bundan sonraki her baharı sensiz karşılayacağım
Her sonbaharda hüzünleri unutacağım sana inat
Bundan sonraki her yaza sensiz gireceğim yine sevinçle
Ve her kışı sensiz yaşayacağım zenferisiyle
Geçerken her mevsim, sensizliğe üzüleceğim
Yinede bırakmayacağım sevinçlerimi
Ve sen bensizlige alışmaya çalışacaksın
Gidişin kalacak sadece aklımda ve o gidişle yaşayacağım sensizliği
Sensizliğe inat, sana inat her günü yaşayacağım hiç olmamışsın gibi
Al senin olsun gidişler
Al senin olsun herşey...
Al senin olsun, Dostluğun, arkadaşlığın, sevgin, aşkın
Al senin olsun nasıl yaşamak istiyorsan, kiminle istiyorsan yaşa
Al senin olsun yaşamak istediklerin
Bıraktım artık dostluğunu
Bıraktım artık sevgini
Bıraktım artık eskileri
Ve sildim anıları kafamdan
Sildim yaşadıklarımızı, paylaştıklarımızı
Birlikte ağladığmız günleri sildim
Hem dost, hem arkadaş olduğumuz günleri sildim
Kilit vurdum anılara ve kapattım bir sandığa herşeyi
Kilidini de attım denize, bir daha bulmayayım diye
Kızgınım sana,kızgınım bu vurdum duymazlığına
Ve kendime kızgınım
Niye değer verdim, niye bende unutmadım diye
Niye bu kadar güvendim diye
Sen güvenimi boşa çıkarttın
Sana bıraktım sevgileri
Sana bıraktım dostlukları ve sana hediye ediyorum
Yalnız yaşanıyorsa sevgiler
Yalnız yaşanıyorsa dostluk
Al kendin yaşa, paylaş tek başına
Yalnızlıksa tercihin al senin olsun
Yok saydım seni
Bundan sonraki her baharı sensiz karşılayacağım
Her sonbaharda hüzünleri unutacağım sana inat
Bundan sonraki her yaza sensiz gireceğim yine sevinçle
Ve her kışı sensiz yaşayacağım zenferisiyle
Geçerken her mevsim, sensizliğe üzüleceğim
Yinede bırakmayacağım sevinçlerimi
Ve sen bensizlige alışmaya çalışacaksın
Gidişin kalacak sadece aklımda ve o gidişle yaşayacağım sensizliği
Sensizliğe inat, sana inat her günü yaşayacağım hiç olmamışsın gibi
Al senin olsun gidişler
Al senin olsun herşey...
RUHUMUN DERİNLİKLERİNDE KOPAN FIRTINALAR
RUHUMUN DERİNLİKLERİNDE KOPAN FIRTINALAR ; ŞİMDİ KABUK TUTMAYA BAŞLAMIŞ ESKİ YARALAR....VE SARSMIYOR ÖNCEKİ GİBİ BU ARALAR...
Nedeni bilinmez bir hüzün var bu akşam yüreğimde.
Nedeni bilinmez bir hüzün var bu akşam yüreğimde.Bir burukluk bir kırıklık hissediyorum.Ne aksidirki coşmak isteyipte engellere takılan bir yürek bendeki.Çaresizliğim sevgim kadar büyük...
Yıldızlar kaydı gece yarılarımdan.Artık kör karanlıklar hüküm sürüyor bende.Hayalin bile yasak artık bana, gözlerimin daldığı noktada varsın sadece......
Hayata küsmüş gülüşlerim arasından küçük bir tebessüm süzülüyor aynadaki aksime...
Söylenmeye yüzbin defa değen fakat yüreğimde kelepçeli sözler düğümleniyor boğazımda...
Sonra acı bir çığlık kopuyor beynimde sen yoksun!Aksim kırılıyor aynada parçalanıyor sen yoksun, dünya dar geliyor canıma, gelmiyorsun!
Ayrılığın anahtarını buldun mu sonunda?Gözleri buram buram hasret kokan yarim...
Yokluğun ölümden beter Hasretin vuruyor beni gözlerimin hayalinle buluştuğu anlarda.Öyle güzel bakmak zorunda mıydın bana?
Bütün güzellikleri toplayıp bir buket yapıpta sunabilsem sana, yüreğimide versem yanında.Hatta dünyanın en güzel kokan çiçeği olsa bu...
İlk bakışta insanı yüreğinden vuran sonra yavaş yavaş yüreğine akan ve söylenmesi en güzel şeyleri söylenmiş kılan...
Hiç gerek kalmasa sözlere, gözler anlatsa sevgilinin ihtiyacı olan her güzel kelimeyi...
Gözler bağırsa haykırırcasına seni seviyorum diye...
İşte böyle bir hediye olsada bütün kilitleri açsa sözlerle anlatmaya gerek kalmadan..
Dünyanın en engin denizinin en derin yerinde olabilecek kadar sızı veren acılarıda gösterebilse üstelik işte öyle bir çiçek olsa...
Kimisi çiçek dese buna kimisi keramet kimiside rüya, ama o herneyse bende olsa ve sana verebilsem keşke...
İçime hapsediyorum söylenmesi gereken sözlerimi ve artık susuyorum, zamana bırakıyorum ne yapmam gerektiğini bilmediklerimi...
Alıntıdır........
Ne gülümsemek gerçek mutluluktur
Ne gülümsemek gerçek mutluluktur, ne de ağlamak en büyük acının ifadesıdır...
Ne seni seviyorum sözü gerçek sevgidir ne de söylememek sevmediginin göstergesidir...
Hayat ne gideni getirir ne de kaybetigin zamanı geri çevirir...
Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın,
Yada yaşayamadım diye ağlamayacaksın...
Her gidişine ayrı anlam yüklüyorum
Her gidişine ayrı anlam yüklüyorum
Yapma Allah aşkına
Ya hep kal benimle söz etme gidişlerden
Ya da silinsin isminde cismin de
Oynama benimle dengemi bozuyorsun
Aşkı yaşayacak yürek bırakmıyorsun insanda
Böyle değildin sen ne oldu sana
Bittiyse heyecanın bileyim bende
Seni çok seviyorum diye başlayan ve ama ile devam eden cümleleri duymaktan bıktım
Seviyorsan seviyorsundur aması olmaz bu işin
Üstelik bir cümlede ama varsa bir önceki yargının hiçbir önemi yoktur artık…
Seni çok seviyorum ama birlikte olmamız imkansız
İmkansız diyebiliyorsan eğer sevmiyorsun demektir
Bahanelerin arkasına sığınma
İnsanların hayatına sorgusuz sualsiz girip darmadağın eden
Sonra da hiçbir şey söylemeden gitmeye çalışanlardan nefret ediyorum
Böyle misin sende gerçekten gitmek mi istiyorsun
Yürekli ol biraz hadi konuş söylemek istediğini söyle
İki çift sözü hak etmedi mi bu aşk
Yaşanılan bunca şeye hiç mi saygın yok
Ah ben niye yanılıyorum hep
Niye tam işte bu dediklerim sömürüyor aşkımı
Biraz daha mı katı olmalıyım
Biraz daha mı kapalı tutmalıyım kapılarımı
Bazen bu dünyadan olmadığımı düşünüyorum
Bu devrin adamı değilim
Oyun çeviremiyorum hesap yapamıyorum
Bana ait olmayan kişiliklere bürünüp bi plan dahilinde hareket edemiyorum
İnsanız biliyorum hepimizin zaafları var
Hepimiz egolarımıza boyun eğebiliyoruz
İyi de hep beni mi bulacak bunlar…
ÇALINTI.........
Sözcüklerim Ağır Gelir Önce Sustuklarımı Sindir
Konuşuyorsam, anlatıyorsam değer veriyorsam bil ki bir sebebi var. Konuşmaya devam ettiğim sürece korkmana gerek yok ama susmuşsam, görmüyorsam, duymuyorsam ya da öyleymiş gibi yapıyorsam bil ki bunun da geçerli bir sebebi var.
Duyumsanmamanın acısını yüreğinde hissetmek istemiyorsan susmama sebep olma! Susmuşsam sen de sus ki; yanardağ olmuş içimin katmanlarında oluşan basıncı boşaltmam gerek, lavlarım önüne geleni silip süpürmek için can atarken önüme çıkmaya çalışma, lavların altında yanma!
Susmuşsam; pimi çekilmiş el bombası gibidir yüreğim patlamak için pusuya yapmış asker gibiyim. Menzile girme, hedef tahtası olma, var git yoluna başın göl, ayağın pınar olsun yeter ki uzak dur hışmımdan…
Susmadan önce söylediklerimi anlayamadın, defalarca sinyal verdim ama sen renk körü olduğundan hep kırmızı ışıkta geçmeyi yeğledin. Ehliyetine el koyuldu bundan bile bihaber yaşadın. Şimdi susuyorum diye kabahati yanlış yerlerde arama renk körü! Bulamazsın…
Sınırlarımı aştırmam dedim, anlamadın. Haddini bilmezsen ben bildiririm dedim onu da anlamadın. Laf altında kalmaktansa taş altında kalmayı yeğlerim, aksi fıtratıma ters düşer dedim yine anlamadın. Bugüne kadar tükürdüğümü hiç yalamadım dedim, korkarım bunu da anlayamadın. Korkak, pasif, negatif, kompleksli ve ezik insanları sevmem dedim, başkalarını örnek veriyorum sandın üstüne bile almadın. Anlayamadın, anlayamayacağını anladığım gün sustuğum gündü!
Sözcüklerim sana beş gömlek büyük geldi giymedin, giydirmek için de zorlamadım. Biliyordum ki eğer zorlayarak giydirseydim üzerinde emanet duracak zaten yakışmayacaktı, sustum…
Az önce okuduklarının hepsini unut, önce sustuklarımı sindir…
Duyumsanmamanın acısını yüreğinde hissetmek istemiyorsan susmama sebep olma! Susmuşsam sen de sus ki; yanardağ olmuş içimin katmanlarında oluşan basıncı boşaltmam gerek, lavlarım önüne geleni silip süpürmek için can atarken önüme çıkmaya çalışma, lavların altında yanma!
Susmuşsam; pimi çekilmiş el bombası gibidir yüreğim patlamak için pusuya yapmış asker gibiyim. Menzile girme, hedef tahtası olma, var git yoluna başın göl, ayağın pınar olsun yeter ki uzak dur hışmımdan…
Susmadan önce söylediklerimi anlayamadın, defalarca sinyal verdim ama sen renk körü olduğundan hep kırmızı ışıkta geçmeyi yeğledin. Ehliyetine el koyuldu bundan bile bihaber yaşadın. Şimdi susuyorum diye kabahati yanlış yerlerde arama renk körü! Bulamazsın…
Sınırlarımı aştırmam dedim, anlamadın. Haddini bilmezsen ben bildiririm dedim onu da anlamadın. Laf altında kalmaktansa taş altında kalmayı yeğlerim, aksi fıtratıma ters düşer dedim yine anlamadın. Bugüne kadar tükürdüğümü hiç yalamadım dedim, korkarım bunu da anlayamadın. Korkak, pasif, negatif, kompleksli ve ezik insanları sevmem dedim, başkalarını örnek veriyorum sandın üstüne bile almadın. Anlayamadın, anlayamayacağını anladığım gün sustuğum gündü!
Sözcüklerim sana beş gömlek büyük geldi giymedin, giydirmek için de zorlamadım. Biliyordum ki eğer zorlayarak giydirseydim üzerinde emanet duracak zaten yakışmayacaktı, sustum…
Az önce okuduklarının hepsini unut, önce sustuklarımı sindir…
Aşk Nedir Kadar Nadirdir
Aşk; kayıp mülteci gemisidir; sevgi, bir yol haritası
Aşk; tükenmez bir kalemin tükenmesidir; sevgi, menzilsiz gidişlerin yıldızı
Aşk; annesiz büyütülmüş balina yavrusudur; sevgi, yunustur en zoru taşır sahile
Aşk; yüreği deprem kadar sarsar; sevgi, enkazda kurtulan aşkın iyileşmesidir
Aşk; şimşektir yağmasını bilmeyene; sevgi, ıslanıp kurutulmaktır
Aşk; ıssızlığın aynasında usu tanımamaktır; sevgi, her duyguyu tesellidir
Aşk; mektupsuz gönüllere puldur; sevgi, saklanan aşk mektubudur
Aşk; selleri durulayan akıştır; sevgi, flu sağanağın tahıllara acil inişidir
Aşk; yokluğun yok olmasına tahammüldür, sevgi, var olmaya yansımaktır
Aşk; tek evladı kaybolan yaralı bir annedir; sevgi, arayışa yazılan afiştir
Aşk; kaderin kırkayağında kırk kez kırılmaktır; sevgi, uzanan son ciğerde közlenmektir
Aşk; üç bin âlem âlemi cihan olmaktır; sevgi, teni benden eden soylu huydur
Aşk; önsezinin dalgadan önce susamasıdır; sevgi, köpükte kaybolan yosundur
Aşk; yüreğin bakışla iç yanış dirilişidir; sevgi, dirilişin hazdan arınmış devam faslıdır.
Aşk; bütün dillerde gönül yazgısıdır; sevgi, ucu bucağı belli iki dünyanın çırpınışıdır
Aşk; susa susa dağları deviren ferhadiliğin haddidir; sevgi, delinen dağda akan ırmağa çarpan şimşektir.
Aşk; hayatla öpüşen ölümsüz kaknustur; sevgi, küllere destan yazan Ankadır
Aşk; his ve hüsran altında kalan hayattır; sevgi, düşün düştüğü ölümsüzlük simyasıdır.
Aşk; özlemin özle canhıraş direnişidir; sevgi, ruha devrim yaşatan iç tarihtir.
Aşk; bütünleri göz kırpmadan yitiriştir; sevgi, yitirilenin peşinen ödendiği özlem bankasıdır.
Aşk; ömrü iç çocukla doyurma tokluğudur; sevgi, tokken açı anlama yaşantısıdır.
BİRİLERİ YAZMIŞ İŞTE
Aşk; tükenmez bir kalemin tükenmesidir; sevgi, menzilsiz gidişlerin yıldızı
Aşk; annesiz büyütülmüş balina yavrusudur; sevgi, yunustur en zoru taşır sahile
Aşk; yüreği deprem kadar sarsar; sevgi, enkazda kurtulan aşkın iyileşmesidir
Aşk; şimşektir yağmasını bilmeyene; sevgi, ıslanıp kurutulmaktır
Aşk; ıssızlığın aynasında usu tanımamaktır; sevgi, her duyguyu tesellidir
Aşk; mektupsuz gönüllere puldur; sevgi, saklanan aşk mektubudur
Aşk; selleri durulayan akıştır; sevgi, flu sağanağın tahıllara acil inişidir
Aşk; yokluğun yok olmasına tahammüldür, sevgi, var olmaya yansımaktır
Aşk; tek evladı kaybolan yaralı bir annedir; sevgi, arayışa yazılan afiştir
Aşk; kaderin kırkayağında kırk kez kırılmaktır; sevgi, uzanan son ciğerde közlenmektir
Aşk; üç bin âlem âlemi cihan olmaktır; sevgi, teni benden eden soylu huydur
Aşk; önsezinin dalgadan önce susamasıdır; sevgi, köpükte kaybolan yosundur
Aşk; yüreğin bakışla iç yanış dirilişidir; sevgi, dirilişin hazdan arınmış devam faslıdır.
Aşk; bütün dillerde gönül yazgısıdır; sevgi, ucu bucağı belli iki dünyanın çırpınışıdır
Aşk; susa susa dağları deviren ferhadiliğin haddidir; sevgi, delinen dağda akan ırmağa çarpan şimşektir.
Aşk; hayatla öpüşen ölümsüz kaknustur; sevgi, küllere destan yazan Ankadır
Aşk; his ve hüsran altında kalan hayattır; sevgi, düşün düştüğü ölümsüzlük simyasıdır.
Aşk; özlemin özle canhıraş direnişidir; sevgi, ruha devrim yaşatan iç tarihtir.
Aşk; bütünleri göz kırpmadan yitiriştir; sevgi, yitirilenin peşinen ödendiği özlem bankasıdır.
Aşk; ömrü iç çocukla doyurma tokluğudur; sevgi, tokken açı anlama yaşantısıdır.
BİRİLERİ YAZMIŞ İŞTE
KEŞKELERİM OLMASAYDI
KEŞKELERİM OLMASAYDI
Hayat kısa tez geçerdi
Kul hatalı olmasaydı
Bir ekerdi yüz biçerdi
Ah keşkeler olmasaydı
İnsan beşer mutlak şaşar
Dolu bardak elbet taşar
Belki daha güzel yaşar
Ah keşkeler olmasaydı
Pişmanlığın faydası yok
Yüreğime saplandı ok
Belki aşka olurdum tok
Ah keşkeler olmasaydı
Bülbül figan eder güle
Gül vefasız bile bile
Dilsiz olan gelir dile
Ah keşkeler olmasaydı
Çağırsam yar gelir miydi?
Suyolunu bulur muydu?
Acep güzel olur muydu?
Ah keşkeler olmasaydı
Bulutlara tutunurdum
Sana yıldız getirirdim
Gülüşünle yetinirdim
Ah keşkeler olmasaydı
Çağlayıp ta aktığımda
Yüreğimi yaktığımda
Geri dönüp baktığımda
Ah keşkeler olmasaydı
Mahir derki doğru yaşa
Geçen ömür dönmez başa
Razı idim kuru aşa
Ah keşkeler olmasaydı
Mahir BASPINAR
Hayat kısa tez geçerdi
Kul hatalı olmasaydı
Bir ekerdi yüz biçerdi
Ah keşkeler olmasaydı
İnsan beşer mutlak şaşar
Dolu bardak elbet taşar
Belki daha güzel yaşar
Ah keşkeler olmasaydı
Pişmanlığın faydası yok
Yüreğime saplandı ok
Belki aşka olurdum tok
Ah keşkeler olmasaydı
Bülbül figan eder güle
Gül vefasız bile bile
Dilsiz olan gelir dile
Ah keşkeler olmasaydı
Çağırsam yar gelir miydi?
Suyolunu bulur muydu?
Acep güzel olur muydu?
Ah keşkeler olmasaydı
Bulutlara tutunurdum
Sana yıldız getirirdim
Gülüşünle yetinirdim
Ah keşkeler olmasaydı
Çağlayıp ta aktığımda
Yüreğimi yaktığımda
Geri dönüp baktığımda
Ah keşkeler olmasaydı
Mahir derki doğru yaşa
Geçen ömür dönmez başa
Razı idim kuru aşa
Ah keşkeler olmasaydı
Mahir BASPINAR
YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜYORUM.....
Yürürken yokluğa…
Gecenin en yetim saatleri….
Ve şehir tüm ışıklarını yok oluşa kapatıyor dirhem dirhem,
Ben siyaha birazda geceye çalan odamda,
düşüncelerimin korsan yürüşündeyim, hüznün sessizliğinde..
Baştan aşagı kelimler dökülürken bedenimden, beynim düşünür tüm acizligiyle
VE.....
ayaklarım yürümeye başlar, griye birazda siyaha çalan daracık odamda…..
Yüzümü tırmalarken suskularımın ezikliği,
Sırtlanır aciz bedenim küçük intiharlarımı tüm soğukluğuyla
ve baştan aşagı kırmızılıklar
dökülür damarlarımdan, soğukluğunda kalırım hayatın, tam ortasında…..
DÜŞÜYORUM.....
Yeşile birazda maviye çalan odamda….
Adım adım çırılçıplak düşüyorum
ciğerim nikotin tutukluğunda
biliyorum bu
SON.....
duman kırmızıya çalacak belkide orda kalacak…
Düşünürken ölüyorum, en intihar yerindeyim aklımın…
sonradan gelen beş para etmez mutluluklar gibi, sonradan gidiyorum….
Bir oda dolusu çığlık içersinde..
ah!! bir uzansam şu pencereye, haykıracak ne çok şeyim var oysa…
ah bir kalksam…
Hayat artık sana susuzluğunda susuyorum ve şimdi çok
UZAĞIM.....
Artık kalem avare kağıdın üstünde, kağıt kaleme soğuk, kalem kağıda
ve bende bu savaşın tam orta yerinde,can çekişiyorum kimin umurunda…
dipteyim ve artık suya yazıyorum..
Bulanıklığında bölüyorum hayatı
’’VE O AN GELİR.....
paldır küldür yıkılır tüm bulutlar’’ göz uçlarımda
ve uzaktan o çok sevdigim şarkı gelir konar dilimin ucuna; odam kireç tutmuyor..
odam ellerimden de tutmuyor düşlerimden de..
klasik bir film şeridi eskiliginde kalıyorum yaşamın,
beynim iflas etmeden gözlerim kapanmaya başlıyor
Ölen pişman ölürmüş ama çok geç….
düşüyorum ve burda ölüyorum, hayatın tam orta yerinde
YAVAŞ YAVAŞ ÖLÜYORUM.....
Artık Gidiyorum...
Artık Gidiyorum...
Artık gitmek vakti, sadece gitmeler kaldı bana arkama bile bakmadan gitmeler..
Tutunamadığım birşeyler vardı elbet hayatta, zamansız gelen insanlar vardı.. Sevmeler ağırdı, yürek kaldıramadı.. Birşeyler eksikti, eksiltti ve tüketti bu yüreği..
Belki gidiyorum, ama bil ki istemeyerek. Gözyaşlarımı hissediyorum içimde bir yerdeler, o nasıl bir yerdir, tarifsiz bir acı veriyor ki ben bu acıyı sırf hak ettiğimi düşündüğümden yol bulup da süzülmelerine izin vermiyorum. An gelecek tutamayacağım düşecekler, gözlerimi kırpmadan uzaklara bakarken öyle sıcak akacaklar ki biliyorum yakacak tenimi..
Anlayacağın yanıma senide alıyorum bu gidişte. Sana gelmek ya da senle gelmek yanlıştı ama neye göre kime göre yanlıştı onu sorma ben bile bilmiyorum..
Hak ettiğim yaraları kanatmaya gidiyorum. Bu sadece seni bensiz bırakmak, ben senle yanmaya gidiyorum. Üç kuruşluk huzurumuzu huzursuzluğa boğmaya gidiyorum.. Kendime ve sana en büyük haksızlığı yapmaya gidiyorum..
Seninle olamayacağımı bilmenin kahrına, doya doya, kanaya kanaya ağlamaya gidiyorum.
Yazdığım satırlar ellerimi yakıyor, talan oluyor her bildiğim, viran inandıklarım..
Sana faydası yok ama bir sen daha doğuyor, ben kendimi sende öldürmeye gidiyorum..........
Alıntıdır: Benim Hoşuma Gitti belki Birilerininde Hoşuna Gider Diye paylaştım........
Artık gitmek vakti, sadece gitmeler kaldı bana arkama bile bakmadan gitmeler..
Tutunamadığım birşeyler vardı elbet hayatta, zamansız gelen insanlar vardı.. Sevmeler ağırdı, yürek kaldıramadı.. Birşeyler eksikti, eksiltti ve tüketti bu yüreği..
Belki gidiyorum, ama bil ki istemeyerek. Gözyaşlarımı hissediyorum içimde bir yerdeler, o nasıl bir yerdir, tarifsiz bir acı veriyor ki ben bu acıyı sırf hak ettiğimi düşündüğümden yol bulup da süzülmelerine izin vermiyorum. An gelecek tutamayacağım düşecekler, gözlerimi kırpmadan uzaklara bakarken öyle sıcak akacaklar ki biliyorum yakacak tenimi..
Anlayacağın yanıma senide alıyorum bu gidişte. Sana gelmek ya da senle gelmek yanlıştı ama neye göre kime göre yanlıştı onu sorma ben bile bilmiyorum..
Hak ettiğim yaraları kanatmaya gidiyorum. Bu sadece seni bensiz bırakmak, ben senle yanmaya gidiyorum. Üç kuruşluk huzurumuzu huzursuzluğa boğmaya gidiyorum.. Kendime ve sana en büyük haksızlığı yapmaya gidiyorum..
Seninle olamayacağımı bilmenin kahrına, doya doya, kanaya kanaya ağlamaya gidiyorum.
Yazdığım satırlar ellerimi yakıyor, talan oluyor her bildiğim, viran inandıklarım..
Sana faydası yok ama bir sen daha doğuyor, ben kendimi sende öldürmeye gidiyorum..........
Alıntıdır: Benim Hoşuma Gitti belki Birilerininde Hoşuna Gider Diye paylaştım........
Toplan Gidiyoruz Ey Kalbim
Toplan Gidiyoruz Ey Kalbim
Haydi toplan akşam oldu
vakit doldu
toplan gidiyoruz ey kalbim
kırkikindi yağmurlarına kalamam
kaldıramam bunca ağrıyı, ihaneti
biliyorum kirlenmiş hiç bir bakışta, yer yok bana
bu yüzdendir ceylanlara küsmüşlüğüm
sevdalara küsmüşlüğüm bu yüzden
bir gül yaprağı bulup sarmak için yaramı
çekip gidiyorum buralardan
içimdeki cesetleri çiğneyerek
kalbimdeki mahşere
bak akşam
vakit tamam
duruldu işte bulanık denizler
dürüp ömrümün defterini
toplan gidiyoruz ey kalbim
yorgunum
bir sonbahar ezgisi gibi bekleyemem son yaprakta
sevgisi iğdiş edilmiş tarihlere koma beni ey kalbim
bak güz yağmurları iniyor acılar ve ihanetler üstüne
çırılçıplak ve sevgisiz kalmış bir şiirim
kimsesiz bir kış ortasında
ne gülen gözleri ısıtıyor artık çocukların
ne de sevdalı bakışları yeniyetme aşıkların
bütün dinlerden kovuldum
bütün ülkelerden
bütün yüreklerden kovuldum
(*) "Aliye gülümsesem Muaviye öldürür beni"
hangi tanrıya sığınsam yaramın merhemi yok
biliyorum kirlenmiş hiç bir bakışta, yer yok bana
bu yüzdendir ceylanlara küsmüşlüğüm
sevdalara küsmüşlüğüm bu yüzden
yeni bir gül yaprağı bulup sarmak için yaramı
sevdalı bir kuş yükleyip kanatlarına acılarımı
alıp gitsin beni buralardan
hamuru çürümüş dostluğun, vefanın, aşkın
vefasız mevsimlere bırakma beni ey kalbim
ağlatma beni sevda kapılarında
kahpe kapılarında eğme boynumu
kurşunlar sıkılsada canevime
çiğnetme yoksulluğumu ayaklar altında
bırak başım dik, içim ezik kalsın
onurlulara mahsus bir makamda ağırla beni
satılmışlığın, alçaklığın, ihanetin ortasında koma
biliyorum bu düş sığmaz kirlenmiş sokaklara
bu sevda sığmaz
bakmayın gözlerime
nasıl saklarım yüreğimdeki incinmişlikleri
kınalı bir kelebek konunca saçlarıma
ah! Benim de hayallerim vardı
baharlarım vardı, yazlarım vardı
kuşlar göçüp gitti yüreğimden
gökyüzüm yaralı kaldı
bir isyan giydirip gözlerime
dipsiz uçurumlara yuvarladım umutlarımı
aşk diyordum talan oldu, yalan oldu ömrüm
tınısı kırık bir keman sızısıyım artık
yok gideceğim başka bir liman
bak duruldu işte bulanık denizler
haydi toplan vakit tamam
toplan gidiyoruz ey kalbim
boşalsın ince duygularımın sırtındaki yük
paranın sevgiye ihanetini gördüm
insanın önünde diz çöküp ibadetini
dünler harabe yarınlar umut değil
hüznün neresinden dönsem, kırgınım
öpmeye uzandığım bütün dudaklar frengili
Nuri Can
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)