8 Ağustos 2013 Perşembe

Ne garip

İnsan sahip olduklarının ömür boyu elinde olacağına inanır.. 
Ne garip.. 
Oysa tek bir nefes değil mi bizi hayata bağlayan tabiri caizse pamuk ipliği.. 
Gözlerimizi kapatmamızı engelleyen ne, bizi hayata bu kadar sıkı sıkıya bağlı tutan nedir.. 
Aşk mı? Eğer bu hayatta bazı şeylerin sende tecrübe bıraktığı hissine kapıldığın halde senin en zor durumunda elini tutacak tek bir kişi bile yoksa, ağladığın
ağladığında başını yaslayacak bir omuz bulamıyorsan 
ama yine de kendine olur olmadık şeyleri delil gösterip bahane uyduruyorsan 
ummadık anda umulmadık cümleler kurarak ,bütün bunlara rağmen arkanda kırdığın insanların kalpleri sere serpe değilse ayak bastığın yollarda ,umudunun olmadığını iddia ettiğin halde
hala içinde minicik bir umudun olmasından dahi umut duymalısın hayata inat.. 
Birinin elimizi tutmasını bize destek olmasını neden isteriz? Bu hayat çift olarak yaşamaya göre mi düzenlenmiş.. 
İnsan tekken nefes alamaz mı.. 
Bir insan en fazla ne kadar düşünebilir bir diğer insanı, en fazla ne kadar hayalini kurabilir, tokalaşma haricinde hiçbir şekilde elini tutamadığın sıcaklığını
hissedemediğin insanın ellerini kaç defa ellerinde hayal edebilir.. 
Umut nedir peki.. 
Olmayacak şeylere bel bağlamak mı yoksa olmasını hayal ettiğin şeyler mi.. 
Seni ilk gördüğümde önce gözlerine baktım umutsuzdu sanki.. yeni gelmiştim hüzün kokan şehre.. 
Elini kolunu sallaya sallaya gezen insanların arasında kendimi ne kadar savunmasız hissettiysem şuanda aynı haldeyim.. Bir insan altı üstü bir d
defa gördüğü bir insana ne kadar bağlanabilir…Bunun sırrı senin gözlerindeydi belki de.. 
Belki ilk tokalaşmaya uzattığın ellerinde.. 
O an kendimi ne kadar saf hissettiysem şuanda kendimden seni bilerek uzaklaştırdığım için o kadar cellat hissediyorum kendimi .. 
Kötü bendim sana bağlanırken
kalbimi zorla elinden tutup hayal dünyasından çıkardım bir çocuğun ergenlik hali gibi, hayatın gerçekleri hayal dünyasından acıdır ya . 
Kötü bendim hayatın sana kattıklarını göz ardı ederek yargıladım seni.. yaşattıkları yaşadıklarım öğretti belki bana bunu.. hayat küçücükken aldı elimden
elma şekerimi benim, annemin duaları hep ıskaladı beni.. 
Görmek isteyeceğim ne varsa küçüklükten aldı elimden alıştırmadan, yıkıp dökerek yerinde enkaz bile yok şimdi arda kalanların.. 
O kadar yaşanmışlığı, o kadar yaşanmamış yapan bir beyne sahip, o kadar yaşanmamışlığı, bir o kadar
yaşanmış yapan bir kalbe…Elimde olsa gelir miydim sana.. 
Yok yine gelmezdim.. yine seçerdim çürük elma gibi kenara ,çünkü benim yaşanmışlığım yok senin kadar .. 
Benim ellerim senin kadar ele dokunmadı benim gözlerimin içinde seninkiler de olduğu kadar insan boğulmadı .. 
Kalbim hala ilk görüşte aşka inanacak kadar saf.. 
ve bir insanın sana iyi niyetle yaklaşacağına inanacak kadar.. 
Keşke kalbinin derinliklerinde ne var öğrenebilseydim .. 
bana dair değil korkma hemen .. bana dair sende bişeylerin olmadığından eminim zaten.. 
hayata dair ailene arkadaşlarına belki hoşlandığın kıza .. o da
sana benim gibi bakar mı tutmadığı halde ellerini , gözyaşımı silmiş kadar şefkatli bulur mu.. 
sahilde dolaşıyorduk ..
şimdi bu cümlenin öznesi BiZ yüklemi geçmiş zamanya, o zamanda o cümlenin de öznesi BiZ yüklemi geçmiş zamandı.. 
O zamanlar bu kadar belirgin değildi özneler, yüklemler.. şimdi
nesi var bu cümlelerin. garezi kime. .
anlamıyorum … gülmeni bile özledim…şimdi bütün bunları kendime bile itiraf etmeye cesaretim yok. zira aklıma söz geçiremediğim içinde sen suçlusun. geldin .. 
ne kadar güzel bir cümle ama kısa sürdü geldiklerin gitmelerinden çok daha kısa..

DAMRA:

Hiç yorum yok: